31 Ağustos 2007 Cuma

Baba Erdoğan - Tutsak Partizan

Baba Erdoğan, Tunceli'nin Hozat ilçesine bağlı Sırtıkan Köyü'nde yoksul Kürt bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Profosyonel devrimci yaşama katıldığı güne kadar yaşamı yokluk-yoksulluk içinde geçti. Yoksul yaşamı, devletin her türlü baskı ve sömürüsüne tanık olması onu küçük yaşlarda devrimcileştirdi. O tüm kişisel çıkar ve kaygılarını bir kenara bırakmış ve yaşamını devrime adamakta tereddüt etmemiştir.

80 Cuntası döneminde kavganın en kızgın yerinde olması için gerillaya katıldı. Devrime ve halka bağlılığı gereği kendini kısa zamanda geliştirerek komutanlık ve partili düzeye ulaştı. Hozat Cezaevi baskını, Çemişgezek Askerlik Şubesi baskını, seçim sandıklarının kaçırılıp yakılması bazı eylemleriydi. Manuel Demir`e yardımcı olmak üzere Aralık 1987'de İstanbul'a geldi. 1988`de TİKKO`nun komutanlık vasıflarına uygun olarak İzmit`te Kandıra Alayı`nı basarak TİKKO savaşçıları ile birlikte düşmanı en güçlü olduğunu sandığı yerde ne denli kof olduğunu gözler önüne sedi.


Bir yoldaşı anlatıyor:
"Onunla tanışmamız 81`de Ovacık `ın bir köyünde olmuştu.Bir gerilla
birliğiyle birlikte uzun bir kış yolculuğu yapmıştık. Yolculuğumuzun
sebebi "Deli Heydo'nun randevusuna gitmekti". Baba Yoldaş'ın kod adı Haydar "Heydo" olmasına rağmen, yöre halkıda dahil olmak üzere herkes onu Deli Heydo olarak biliyordu. Böyle demelerinin sebebi atılgan, korkusuz, sürekli saldırı peşinde koşan ve bunuda bir çok kez yapan, hatalara karşı acımasızlığı, gerektiğinde çok sert bir komutan olmasıydı. Tanışmayı sabırsızlıkla bekliyordum. Nöbetçi yoldaş randevuya gelmesi gereken birliğin geldiğini haber vermişti. Az sonra konakladığımız evin kapısından 1,75 -1,80 boylarında güler yüzlğ, geniş omuzlarıyla, atletik yapıya sahip, elinde sıkıca kavradığı silahıyla içeri girdi. Ne kadar şakacı biri olduğu verdiği ilk selamla belli olmuştu."

1988 yılında yakalanan Baba Erdoğan işkencecileri ininde afallatmıştı. Cezaevi sürecinde de bu tavrını sürdürdü. Birlik öncesi TKP(ML)-DABK`ın fahri MK Üyeliğine seçildi. Haziran 90'daki firarından sonra MK-SB üyeliğine ve Genel Sekreter Yardımcılığına getirildi.

"Burjuva basını Baba Erdoğan`ın dört Devrimci ile birlikte firar ettiğini yayınladığında, gerilla birliğindeki tüm yoldaşlar sevinç çığlıkları atıyorduk. Sabırsızlıkla gelmesini bekliyorduk, çünku o iyi bir önder ve iyi bir komutandı. Haberden sonraki gün komutan yoldaş durmadan bize mandal çekiyordu. Şahin Yoldaş (İsmail BULUT) Siyasi Komiserimizdi. Hemen komutan yoldaşa yanıt verdi. Komutan yoldaşın sevinçten sesi titriyordu. "Haydar`ı aldık yanınıza geliyoruz" derken, hemen ayrıldığımız yerden fırlayarak sabırsızlıkla gelmesini bekledik. Bir saat sonra çıka geldiler. Baba Yoldaş değişmemişti, yapısı ile, şakaları ile aynıydı. Sadece Munzuıır ayazından yüzünün derileri kalkmıştı biraz...."


Karadenize gerilla birliği çıkarılmasında etkin rol oynadı ve komutanlığını üstlendi. Cezaevindeyken bölgeyle ilgili araştırmalar yapmış milis hazırlamıştı. Gittiği ilk dönemlerde şantiyeler basıp patlayıcı elde etmiş, kitle ilişkileri sağlamıştı.

Ve 1990`nın 16 Eylül gecesi Tokat`ın Almus ilçesine bağlı Gümelönü köyünün Karakoluna bir karabasan gibi çöktü. Bu baskında Baba Yoldaş yaralandi. Buna rağmen gerilla birliği sağlıklı bir şekilde geri çekildi. Düşmandan bir subay, üç asker saf dışı bırakılmıştı. Kızıl komutan yaralı haliyle savaşçılarına "beni bırakın, eylemi sonuçlandırın" diyordu. Baba Erdoğan ölümcül yaralarına aldırmadan yoldaşlarına moral vererek, gülümseyen bir bakışla toprağa düştü.

Baba Erdoğan`ın Karadeniz`de ektiği mücadele tohumları bugün boy vermekte.

...TKP(ML) Olağanüstü Konferansın da alınan kararla, MK Onur Üyesi
olarak yaşayacak, savaşacak.....

"BİR DERSİM YETMEZ, HEDEF BİN DERSİM" şiarını yükselteceğiz.

Hiç yorum yok: